Tarih sahnesine damga vuran Napolyon Bonapart, sadece kazandığı savaşlarla değil, Waterloo’daki büyük yenilgisi ve Moskova Seferi’nin dramatik sonuçlarıyla da tanınır. Avrupa’yı dize getiren bu askeri deha, nasıl oldu da Saint Helena’da sürgünde son buldu? Bu makalede, Napolyon’un imparatorluk yolculuğunun zirvelerini ve düşüşünü keşfedeceksiniz.
Napolyon Bonapart’ın İnanılmaz Yükseliş Hikayesi
1768 yılında imzalanan Versay Antlaşması ile Ceneviz Cumhuriyeti, Korsika üzerindeki tüm haklarını Fransa’ya devretti. O dönemde, bu adanın Fransa’nın eline geçmesi, küçük bir kazanç gibi görünüyordu. Ancak bu anlaşma, dolaylı olarak dünya tarihini değiştirdi.
Ertesi yıl, yani 1769’da, Korsika’da Napolyon Bonapart adında bir çocuk dünyaya geldi. Babası Carlo Bonapart bir avukattı. Korsika’nın Fransa yönetimine girmesinin ardından, birçok meslektaşının aksine Fransız yönetimini benimseyerek, onların hizmetine girdi. 1771 yılına gelindiğinde ise, hizmetlerinin karşılığında soylu ilan edildi.
Napolyon’un Eğitim Hayatı
Napolyon Bonapart’ın ailesi, Ocak 1779’da onu eğitim görmesi için Fransa’ya gönderdi. Önce dini bir okula kayıt olan Napolyon, aynı yıl Brienne Askeri Okulu’na girdi. Matematik ve geometriye olan ilgisi, onun 1784 yılında Paris Kraliyet Askeri Okulu’na kabul edilmesini sağladı.
Eğitim hayatı boyunca başarılarla dolu olan Napolyon, 1785 yılında Zafer Alayı’na Üsteğmen olarak atandı. İlk askerlik yıllarında sık sık izin alarak Korsika’ya ailesinin yanına gidip vakit geçiriyordu.
Fransız Devrimi ve Napolyon’un Yükselişi
1791 yılına gelindiğinde, Napolyon, Fransız Devrimi‘nde önemli bir rol oynayan Jakobenler Derneği’ne katıldı. Jakobenler, 1789 yılında kraliyet karşıtı meclis üyeleri tarafından kurulmuştu ve sonrasında bir cumhuriyetçi harekete dönüştü. Napolyon, bu kulübe katılmanın gelecekte kendisi için faydalı olacağını düşünüyordu. O yıllarda Fransa, kaynayan bir kazan gibiydi; yükselmek için risk almak gerekiyordu ve Napolyon, bu riski alabilecek cesaretteydi.
Kralın İdamı ve Avrupa’da Şok Etkisi
21 Ocak 1793’te, Kral XVI. Louis halka açık bir şekilde idam edildi. Bu haber, Avrupa’nın diğer ülkelerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Diğer Avrupa monarşileri, aynı kaderi paylaşma korkusuyla Fransa’ya karşı savaş hazırlıklarına başladı.
Toulon Kuşatması ve Napolyon’un Zaferi
1793 yılında, Toulon şehrindeki kraliyetçiler, yapılan katliamlar nedeniyle isyan etmiş ve İngiltere’den yardım istemişlerdi. Fransız hükümeti, isyanı bastırmak için General Carteaux’yu gönderdi. Ancak orduda yetkin subay eksikliği yaşanıyordu. Bu eksiklik, Napolyon Bonapart’ın sahneye çıkmasını sağladı.
Napolyon, 24 yaşında ve oldukça deneyimsiz olmasına rağmen, Toulon‘da İngiliz askerlerine karşı büyük bir zafer kazandı. Bu başarısının ardından Tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu zafer, Napolyon Bonapart’ın kariyerindeki ilk büyük çıkışı oldu.
Napolyon’un İmparatorluğa Yükselişi
Napolyon Bonapart, devrimin rüzgarını arkasına alarak kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başladı. Ancak 1794 yılında, Jakobenler iktidardan indirildi ve Direktuvar Rejimi kuruldu. Napolyon, Jakobenler ile olan ilişkisi nedeniyle kısa bir süre tutuklandı, ancak hızla serbest bırakıldı.
1799 yılında, Direktuvar Rejimi zayıflayınca, Napolyon bir darbe ile yönetimi ele geçirdi. Bu darbe ile Fransa‘nın birinci konsülü oldu ve kısa süre sonra kendisini ömür boyu konsül ilan etti. 1804 yılında ise halkın onayı ile Napolyon, Fransa İmparatoru oldu.
Avrupa’da İmparatorluk Savaşları
Napolyon Bonapart‘ın imparator ilan edilmesinden sonra, Fransa ile Avrupa’nın diğer büyük güçleri arasında savaşlar patlak verdi. Napolyon‘un amacı, Fransa‘nın sınırlarını genişletmek ve Avrupa’da Fransız hâkimiyetini sağlamaktı. Bu dönemde Avusturya, Prusya, Rusya ve İngiltere gibi güçlü ülkeler, Napolyon‘un yükselişine karşı birleşik bir cephe oluşturdular. Ancak Napolyon, 1805’te Austerlitz Savaşı‘nda Avusturya ve Rusya‘yı yenerek Avrupa’daki üstünlüğünü pekiştirdi. Bu zafer, onun askeri dehasını tüm dünyaya kanıtladı.
Moskova Seferi ve Gerileme Dönemi
Napolyon Bonapart, 1812’de Rusya’ya karşı büyük bir sefere girişti. Ancak Rusya’nın zorlu iklim koşulları ve taktiksel geri çekilme stratejisi, Fransız İmparatorluğu’nun ordusunu büyük bir felakete sürükledi. Napolyon‘un Moskova Seferi, 600.000 kişilik devasa ordusunun büyük bir kısmını kaybetmesine neden oldu. Bu ağır yenilgi, Napolyon‘un düşüş sürecinin başlangıcı oldu.
Leipzig Savaşı ve İmparatorluk Sonrası
Napolyon Bonapart, 1813’te Leipzig’deki Uluslar Savaşı‘nda müttefik ordular tarafından ağır bir yenilgiye uğradı. Avrupa’nın büyük güçleri bir kez daha birleşerek Fransa’ya karşı harekete geçti. 1814’te müttefik güçler Paris’i ele geçirdi ve Napolyon tahttan feragat etmek zorunda kaldı. Bu olay, onun Elba Adası’na sürgün edilmesiyle sonuçlandı.
Napolyon’un Son Dönemi: Waterloo Savaşı
Napolyon, Elba Adası’ndan kaçarak 1815’te Fransa’ya geri döndü ve yeniden imparatorluğunu ilan etti. Bu döneme Yüz Gün adı verildi. Ancak Napolyon‘un bu geri dönüşü kısa sürdü. İngiltere ve Prusya önderliğindeki müttefik kuvvetler, Waterloo Savaşı‘nda Napolyon‘u kesin bir yenilgiye uğrattılar. Bu savaş, Napolyon Bonapart’ın siyasi kariyerinin sonunu getirdi.
Saint Helena Sürgünü ve Ölümü
Waterloo Savaşı‘ndan sonra, Napolyon bir kez daha sürgüne gönderildi. Bu kez Atlantik Okyanusu’ndaki uzak Saint Helena Adası’na yerleştirildi. Hayatının son yıllarını bu adada geçiren Napolyon Bonapart, 1821 yılında burada hayata gözlerini yumdu. Ölümünden sonra bile, Napolyon figürü dünya tarihinin en önemli liderlerinden biri olarak anılmaya devam etti.